Şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümleri kahramanlık, yiğitlik, mertlik, vatanseverlik, fedakârlık konularının dışına taşmaya başladı biraz.
\r\n\r\nKutlamaların, karnaval havasına sokulmaya çalışılarak, milli heyecan yerine, nostaljik ulusal düttürüye dönüşmesi, kültürel bir seremoni gibi sunulması, “milli bayramlarımız anlam kaymasına mı uğruyor” diye düşünmemize neden olmaktadır.
\r\n\r\nKutlamalarımız, yerelden emperyalist everensele mesaj vermelidir. Vatan, millet, devlet, bayrak ve bütün bunlara mana ve ruh veren manevi değerlerimiz kutlamaların merkezini ve eksenini oluşturmalıdır. İşin tiyatro kısmı, seyirlik sahne oyun bölümü, ibiş oyunları ve şapkadan tavşan çıkarma merakı bir tarafa, milli mücadelenin manevi kökleri ve dinamikleri tarihi gerçeklere uygun olarak yansıtılabilmelidir. Bunlar için;
\r\n\r\nOkullarda “sahibini arayan madalya” filmi, milli eğitim tarafından 2. Dönem okullar açılır açılmaz izletilmesi isabetli olacaktır. Belediyemiz, M.Akif Ve Necip Fazıl Kültür Sitelerinde halka açık izletebilir.
\r\n\r\nKSÜ Tarih Bölümü hocalarımız konuyu tarihi boyutu ile halkın anlayacağı dilde konferanslarla dile getirebilirler.
\r\n\r\nHacivat Karagöz oyunları ile çocuklara ve genç nesle kurtuluş destanı işlenebilir. Yerli halk ozanlarımız ve şairlerimiz, halka açık yerlerde saz ve sözleriyle destanımızı okuyabilirler.
\r\n\r\nÖğrencilere milli mücadelenin geçtiği önemli noktalar ziyaret ettirebilir. Bunun için bir milli kurtuluş sokağı düzenlenebilir.
\r\n\r\nBenim esas değinmek istediğim konu: Kurtuluş Bayramında kurşun sesini, barut kokusunu, top gürlemesini, asker yürüyüşünü, mehter marşını, Fransız lejyonerlerinin taşkınlıklarına karşı duymak isteyişimdir.
\r\n\r\nBunlardan en önemlisi savaş hatırlatan, kuşun ve top sesleridir. Milli milislerimiz olan “Çetelerin Bayramı” kurşun atmadan kutlanamaz. Kurşun sesleri kulaklarımızın pasını almalıdır. Ruhumuzu cilalamalıdır. Uzunoluk’ta, eli anamızın çarşafına uzananları, kaleden bayrağı indirenleri, davulun kasnağı dolusu altın verenleri hatırlatmalıdır. Çivi gibi çakılmalıdır, beynimize… “ya istiklal ya ölüm”, “geldikleri gibi giderler”, “biz savaşmaya karar vermişsek siz öleceksiniz demektir”, “Mübarek Anadolu topraklarında Ermenilerin hiçbir hakkı kalmamıştır” mesajlarını kazımalıyız gençlerimize… Çete Bayramı Erkek Bayramı’dır. Erkek, atsız, silahsız olmaz.
\r\n\r\nÇete Bayramında atlar yürümeli,yürürken, “harıl harıl koşan atlara yemin olsun ki….” ayetleri okunmalıdır.
\r\n\r\nÇete Bayramı, cihat ruhu ile yapılmıştır. Cihat ayetleri okunmalıdır, canözünden besmeleyi çekerek… “Şehitlere ölü demeyiniz…” (devamı yarın)
\r\n\r\n\r\n\r\n
KURŞUN VE TOP SESLERİ; KURTULUŞ MUŞTUSU(2)
\r\n\r\nArif Nihat Asya’nın, “Nerede Görsem Bir Türk Ülkesi; Gözüm Al Bayrak Arar Kulağım Ezan Sesi…” dediği gibi Çete Bayramında da kulağımız kurşun sesi arar.
\r\n\r\nÇetin Özdemir’in Top Sesleri şiirini okuyalım.
\r\n\r\n\r\n
| \r\n