Bugün imam hatipleri sevdiğim için özel bir konudan bahsedeceğim.Konu İmam Hamza Demir… Kahramanmaraş Uncular Camii İmam Hatibi. Ama şimdi sürgünde. Başına gelenler baş aldıracak işler. Sürgün hikâyesini sonra yazmak istiyorum. Bugün ise dayanılmaz bir noktaya gelen yaşadığı baskı ve tehditlerden söz etmek istiyorum. Neden mi? Mazlum biraz ferahlasın diye...
\r\n\r\nKimdir Hamza Demir diyeceksiniz. Kendisi Uncular Camii meşrutasında bekâr olarak kalmaktadır. Beş km uzaklıktaki Kazancı Camiine her günde beş defa yürür gider ve gelir. Kutsal vazifesini ifa eder. Otuz yaşlarında genç bir adam. Uzun boylu, taşı sıksa suyunu çıkarır. Ama dişini sıkıyor, yumruğunu sıkıyor, “la havle” çekiyor.Bir yarışmada Akdeniz Kuran Okuma birincisi olmuş.Kıbrıs’ta Edebiyat Fakültesini bitirmiş.KSÜ ‘de yüksek lisansını bitirmiş.Uncular Camii imamı, yurt dışı görevine gidince yerine bileğinin gücü ile gelmiş.Alnın akı ile burada bir sene vazife yapmış.Ancak gölgesinde kalanların kıskançlığı ateşin odunu yaktığı gibi yakmış olacak ki durmadan taşlanmak istenmiş.
\r\n\r\nAsılsız şikâyetlerin arka arkası kesilmemiş. Müftülük dilekçe kabul etmekten bıkmamış. Müştekilerin şikâyet dilekçeleri sonuçsuz kalmış olacak ki fiili duruma geçmişler:
\r\n\r\n“ya lojmandan çıkarsın ya da çıkarmasını biliriz,sen işgalcisin,sen çağırdığımız yere geleceksin,gelmezsen….vs.” yazılı ve telefon tehditleri imam beyi rahat bırakmamış.
\r\n\r\nUncular Camii lojmanı, imam için yapılmış. Ve imam başka bir yerde görevde olsa da resmen o caminin imamıdır halen. Alt kattaki müezzin için de aynı çık tehdidi yapılıyor mu bilinmez. İmam’dan kim ne ister bilinmez. Aslında imam her şeyi biliyor ama “boş ver efendim, Allah zaten herkesin ne olduğunu biliyor” diyor. Bildiğimiz bir şey var ki cami duvarına pisleyenler iflah olmazlar tezeleden.
\r\n\r\nİmam Bey’e dün yine bir telefon gelir. Adının Mustafa Uncu olduğunu söyler. “Yarın görüşelim. Benim çağırdığım yere geleceksin anladın mı…”der. İmam Bey büyük bildiklerini arar: “Kendimden korkuyorum, başkasından değil” der. Uncular ailesinin hayır hasenat sahibi insanlar olduğunu biliyoruz. Peki bu kim? Yoksa her aileden bir deli çıkar derler, bu bir gerçek mi? Şu da bir gerçek ki deli deliyi görünce sopasını saklarmış.Hocanın sarığı varsa sırığı da varmış.
\r\n\r\nŞimdi şu sorulara cevap aranıyor?
\r\n\r\n*Müftülüğün mesnetsiz ve tehdit içeren dilekçeler aldığı doğru mu? Doğru ise niçin alır da imam’a sözlü tebliğ eder? Görevlisini niçin iftira ve mesnetsiz iddialara karşı korumaz? Yoksa kendisi kendini koruyamamakta mı?
\r\n\r\n\r\n\r\n
*Uncular Cami lojmanını kendileri oturmak için mi yaptırdı yoksa bir vakfa kullandırmak için mi yoksa imam ve müzezzin hayrımıza otursun diye mi?
\r\n\r\n\r\n\r\n
*Uncular Camii arsası üçe ayrılmış. Bir parçası lojman, bir parçası Saçaklı Zade Vakfı, bir parçası da Cami ve müştemilatı. Bu parçalanmış parçalar üzerindeki malların mülkiyet hakkı kime ait? Gerçek mal sahibi olan şahıs mı, İmamın lojmandan çıkmasını isteyen?
\r\n\r\n\r\n\r\n
*Şayet lojmandan çık ültimatomunu veren mülkiyetin gerçek sahibi değilse hangi hak ve yetki ile imamdan lojmanı boşaltmasını istiyor?
\r\n\r\nSon soru. Yoksa bütün bunlar imama karşı komplo ve organize bir iş mi?
\r\n\r\nGaliba bu soruların cevabını ancak iyi bir incelemeden sonra öğrenebileceğiz.
\r\n\r\nAncak dışardan açıkça görünen bir gerçek var: İmamın her bakımdan tehdit altında olduğu anlaşılmaktadır. Ezanın sesine bakılırsa. Ne diyelim ağacı kesen baltanın sapı da ağaçtandır. Yüksek adalet yonta yonta yanlış işleri yoluna koyar diye ümit var olmak istiyoruz. Allah imam’ın eline diline beline kuvvet versin. İmam’ın başına böyle işler gelirse cemaate ne olur kim bilir?
\r\n\r\nAllah hepimizi “şeytanlaşmış insanların şerrinden korusun!”
\r\n