Her varlığın evrende kapladığı bir yeri, hacmi ve değeri vardır. Toplumda da insanlar evrendeki varlıklar gibi önem sırasına göre dizilmişlerdir. Toplumda bazı insanlar sahip olduğu yetenek ve marifetlerden dolayı da daha değerlidir her zaman. Ve diğerlerinden bir adım önde dururlar her daim. Değerli insanlar, değerli insanları iyi tanır ve onlara değer verirler.
\r\n\r\nBir sarrafın yanında, altın ile bakır,demir ile teneke bir olmaz.Alim ile cahil bir tutulamaz.Sanatçı,zanaatkar topluma katma değer ürettiği için değer görür.Saygı duyulur.Günümüzün bir hastalığı da kibirdir.Kibirli insanlar küçük,basit insanlardır aslında.Kibirlenerek gerçek kimliklerini saklamak istemektedirler.Her insanın bir değeri vardır toplumda…“İnsanlara derecelerine göre davranın” hadisinden de anlıyoruz ki toplumun değerli insanlarına daha çok değer verilmelidir. Neye göre değerli, değersiz olduğunu ölçecek metre yoktur. Ancak eserden müessir anlaşılır. İnsan eseri ile eşek semeri ile rakiplerine çaka satar.
\r\n\r\nToplumdaki insanlarda duvardaki taşlar gibi olması gerektiği yere konmalıdırlar. Aksi olursa duvar yamuk olur. Gün gelir sahibi altında kalır.
\r\n\r\nDuvar ustaları gibi toplumun da yöneticileri vardır. Vali, kaymakam, belediye başkanı, müdür… Hangi personelin nerede verimli olacağını iyi bilirler ve onları öyle dizayn ederler. Yanlış bir yere çekilen bir çizik bütün resmi berbat edebilir. Nitekim bu şehirde Mustafa Önyurt Bey gibi sanatçı, yazar bir insan uzun süre Meyve-Sebze hali kapısına bekçi yapıldı. Buna rağmen küsmedi. Sabırla yazılarını yazdı. Maraş kültürüne sesli, görüntülü eserler kazandırdı. Orada da farkını fark ettirdi. Kendi kimliğine uygun olmayan bir yerde ve pozisyonda görev yaptırılması hiç tasvip edilmedi. Yanlıştan dönmek erdemdi ama orta da erdemli adam yoktu. Erdem Beyazıt abimizden Sevde Hanım’a şiirler okundu kimse tınlamadı. Sabık belediye başkanı gıdıklandı kımıldamadı. Aylar ayları, günler günleri, mevsimler yılları kovaladı. Ali yedi oyuna gitti veli yedi koyuna… Dam başında saksağan vur beline kazmayı… O’nu unuttular Hal kapısında. Şeker, tansiyon, kalp derken halsiz düştü Hal kapısında.2014 Yerel seçimleri oldu. Rüzgâr kesildi, Poyraz düştü. Reis değişti. Halden anlayan, adamdan anlayan bir adam çıkmış olmalı ki adamı fark ettiler.
\r\n\r\nFarkın Ahır Dağı ile Gayberli arası kadar olduğunu gördüler. Altın yere düşmekle değerinden bir şey kaybetmez. Onu yere düşürenlere ve yerde tekmeleyenlere yuh çekilir. İdareciler, bazen aldıkları karar yanlışta olsa, siyaseten geri adım atmak istemezler. Kararlılıkları bozulmasın diye… ya da hatalarını kimse çakmasın diye. Ama hatadan dönmek hem de zamanında dönek erdemdir. “İnsan tükürdüğünü yalamaz” demişler. O zaman yalayacağı tükürüğü de tükürmemelidir. Yanlış yaptığını anlar tükürüğünü yalarsa bu da erdem sayılır mı? Bence evet… Nefse ağır gelse de doğruya dönmek evladır.
\r\n\r\nNihayet insan kaynaklarından anlayan bir “molla kasımoğlu ökkeş” çıktı. Maraş’ın yaşayan yazar, şair ve sanatçısı Mustafa Önyurt Bey, gerçek kimliğine, profline uygun bir pozisyonda görevlendirildi.“Taş yerinde ağırdır.”
\r\n\r\nMutfakta soğan doğrayacak adamla meydanda kılıç sallayacak adamı ayırt edemezsek gel pirincin taşını ayıkla. İşte o zaman batman çağıla karışır.
\r\n