Eşek hikayesini beğenmeyenlere bir de inek hikayesi yazayım dedim. Yine mi anlamayacaklar. Bana “sen eşek mi” dedin diyecekler. Yargıya koşacaklar belki de. İki müfettiş, dört polis, sekiz jandarma ile yakalayıp 16 savcı ile sorgulayıp, 32 hakimle yargılayıp, bir imam iki cellatla dar ağacına çekmek isteyebilirler.
\r\n\r\nNe de olsa devlet içi parel yapılanmalar Maraş için de geçerlidir. Kim ne düşünür umurumda değil. Ancak yazdıklarım Maraş paralellerinin çok umurunda oluyor. Onlarda devletimizin kudretli eli koordinat düzleminde bir gün terbiye edilerek meridyen olacaklar diye ümit varız. Ama neylersin eşek dövmekle adam olmaz ki…
\r\n\r\nNasrettin Hocanın eşek hikayesinde olduğu gibi bu toplumda eşeğin neresine binseniz laf-söz olur. Önemli olan eşeğin doğru yerine bindiğimize inanmaktır. Kim ne derse desin, it ürer kervan yürür.
\r\n\r\nHalk hikayeleri kaba ifadelerle anlatılmış olabilir. Ama ipek gibi bir hakikati ifade edebilir. Ama kime anlatırsın. Eşek hoşaftan ne anlar. Anlayana sivri sinek saz. Anlamayana sazı yuttursanız az.
\r\n\r\n“Gevşemeyin” yüce kitabımızın büyük bir mesajıdır. Kuran bazı olayları kıssa, hikaye yöntemi ile anlatır. Herkes merakla okusun, ibretle dinlesin, aklını başına alsın, kendine gelsin diye.
\r\n\r\nÖrneğin, Kendilerine gönderilen Tevrat kitabını açık okumayan Yahudilere, “Kitap Yüklü Eşekler” hitabı çok düşündürücüdür. Aynı hitap bugün Kendi kitaplarını açıp okumayan Müslümanlar için de geçerlidir. Bu hitaptan rahatsız olan varsa o da şekten daha beterdir. Kitap okuyanındır. Eşek binenin, para harcayanındır. Elimiz de Kuran gibi bir “mu’cizul beyan” var. Açıp anlayarak okumama tembelliğine yakalanmışız. Kitaplı, kitapsızlık daha büyük bir eşeklik olsa gerek.
\r\n\r\n***
\r\n\r\nGünlerden bir gün şeytanın yolu bir köye düşmüş.
\r\nKeyfi yerinde olan şeytan sırtını bir ağaca dayamış ve buzağısı kazığa bağlı olan ineğini sağan genç bir kadını uzaktan izlemiş.
Şeytan kadını epeyce izledikten sonra yerinden kalkıp kazığa bağlı buzağının ipini biraz gevşetmiş.
\r\n\r\nBuzağı bu az ötede annesinin sütünün kovaya sağılmasını aç karnına izlemeye daha fazla dayanamamış debelenmiş ve boynundaki ip çözülmüş.
\r\n\r\nKoşarak annesini emmeye giden buzağı süt kovasını devirmiş.
\r\n\r\nSağdığı süt ziyan olunca sinirlenen genç kadın eline geçirdiği odunu
\r\nbuzağıya vurunca yavru yere yığılmış.
Yavrusuna saldırılan inek kayıtsız kalamayıp bir tekmede kadını yere serip öldürmüş.
\r\n\r\nUzaktan geçmekte olan kadının kayınpederi, ineğin ´gelinini öldürdüğünü görüp ineği tüfekle vurmuş.
\r\n\r\nSilah sesini duyan koca, karısını yerde cansız yatar babasını da elinde tüfekle görünce silahını çekip babasını öldürmüş.
\r\n\r\nKısa bir süre sonra gerçeği öğrenen genç adam, bu kadar acıya dayanamayıp intihar etmiş.
\r\n\r\nBütün bu olayları bir kenardan izleyen şeytan;
\r\n\r\n"BU FELAKETİ DE BANA YÜKLERLER, BUZAĞININ İPİNİ GEVŞETMEKTEN BAŞKA BEN NE YAPTIM ŞİMDİ" demiş.
\r\n\r\nAilede babanın,sınıfta öğretmenin,askerde komutanın,bürokraside amirin,siyasette başkanın otoritesini zayıflatacak her gevşeme toplumsal çözülmeye pencere açacaktır.Açmaya başladı bile… “Deveyi sağlam kazığa bağla sonra tevekkül et!”
\r\n\r\nŞeytana suç atmayalım.Şeytana rahmet okutan insansı “vesvas-dessas” varlıkların kuşatması altındayız vesselam.
\r\n