Kırgızların ana - beyit mezarlığının adının, bir efsaneden geldiği rivayet edilir. Efsaneye göre jan-juanlar adında vahşi ve işgalci bir kabile Kırgız ve kazak boylarına saldırıyor ve bu saldırılarda esir aldıkları genç insanları akla zarar yöntemlerle köleleştiriyorlarmış.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Juan-juanlar esir aldıkları Kırgız ve kazak gençlerinin saçlarını önce kazıyor, sonra cımbızla tek tek saçlarını dipten çekerek koparıyorlarmış. Kanlar içinde kalan başlara devenin boyun derisinden yüzdükleri deriden bir kılıfı sıkı sıkıya bağlıyorlarmış. Esir alınan bu gençlerin kafasında zamanla yeniden saç oluşumu başlıyormuş. İşte bu gençlerin kafasına geçirilen deve derisi bu anda işe yarıyor, yeniden biten kılları tersine çevirerek tekrar kafa derisine batmasını sağlıyormuş. Saç kıllarının geri dönüp baş etine saplanması esnasında ise köle alınan genç hafıza kaybına uğrayarak geçmişini unutuyormuş. Artık bu işlemden sonrada vahşi juan-juanlar kendi itaat eğitimlerini veriyorlarmış. Köle öyle bir duruma geliyor ki ne anasını babasını, ne de geçmişe dair bir olayı hatırlamaz oluyormuş. Ama sahibinin verdiği emirleri de eksiksiz yerine getiriyormuş. Yani genç mankurtlaştırılmış. Maraşcası ile “mangutlaştırılmış, angutlaştırılmış.”
\r\n\r\n\r\n\r\n
Efsaneye Göre; günlerden bir gün Kırgızların Nayman kabilesinden “Nayman ana” adlı bir kadının on dokuz yaşındaki yiğit oğlunu da kaçırmışlar bu juan-juanlar.Nayman ana, oğlunu yıllarca aramış fakat bir iz dahi bulamamış.Acısını yüreğine gömmüş,gözü kapıda kulağı seste yıllar yılı beklemeye başlamış.Derken bir gün bir tüccar tesadüfen Nayman ana'nın misafiri olmuş.Misafir yemiş içmiş,havadan sudan konuşuken,develerden ve deve ticaretinden söz açılmış.Tüccar deve otlatan yiğit ve yakışıklı bir köleden söz etmeye başlamış ki Nayman ana, hemen kulak kesilmiş, sezdirmeden dinlemiş. Anlamış ki tüccarın bahsettiği genç kendi oğlu.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Nayman ana, ak maya adlı devesini hazırlamış. Yanına yiyecek içecek almış. Kimseye sezdirmeden bozkırın yolunu tutmuş. Onlarca deve sürüsü görmüş, çobanlarını uzaktan incelemiş. Ama oğluna bir türlü rastlayamamış. Tam umudunu kesmek üzereyken büyük bir deve sürüsüne daha rastlamış. Çobanını uzaktan uzun uzun seyretmiş. Anlamış ki bu çoban kendisinin oğlu. Devesini, sürüdeki develerin arasına bırakmış ve doğruca oğlunun yanına gitmiş. Oğlunun gözlerinin içi ifadesizmiş. Kafasında sıkı sıkıya duran o deve derisi. Ve çevreye ilgisiz bakışları hemen dikkatini çekmiş.Oğluyla konuşmaya ve ona kim olduğunu anlatmaya çalışmış.Senin babanın adı: Dönenbay,unutma, Dönenbay,diyormuş durmadan oğluna. Ama O,hiç aldırmıyormuş.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Günlerce uğraşmış ve bir gün az daha Jan juanlara yakalanacakken canını zor kurtarmış. Bakmış ki bu iş böyle olmayacak. Oğlunu kaçırmaya karar vermiş. Fırsatı bulunca tekrar oğlunun yanına gitmiş. Ona uzaktan bağırmış. Gel, demiş. Ama çocuk yine hiç aldırmamış. Çünkü Efendisi ona ok ve yay verip yanına gelen kadını vurmasını istemiş. Çocuk da öyle yapmış. Daha yanına yaklaşmadan yayı germiş ve anasına nişan almış. Nayman ana sol böğründen yaman bir ok darbesi ile yığılıp kalmış. Devesi ak maya'ya tutunmak istemiş ama başaramamış. Devenin üstünden yere düşmüş. Tam o sırada bozkırda şiddetli bir rüzgar esmiş ve Nayman-ana'nın başındaki beyaz leçeği havalandırmış. Beyaz leçek, bir kuş olmuş.Dönenbay,Dönenbay… diye Kırgız bozkırında bir kuş olup ötmeye başlamış. Nayman ana'nın öldürüldüğü yer bugün hala mevcuttur.Adı “ana – beyit Mezarlığı”dır.Derlerler ki; Dönenbay kuşu, Kağızma'da öten, “ishak kuşu” gibi, hala ötüp durmaktadır, Kırgız bozkırlarında yanık sesi ile…
\r\n\r\n\r\n\r\n
Hikâyeyi iyi okumalı. İnsanın en değerli organı olan beyninin, iğfal edilmesi bir insan, bir millet için ölüm demektir. Canlı meyyit demektir. Kuantum zekâ teorileri gibi öğrenme ve beyin teorileri okuyan birisi olarak, hikâyenin mesajı çok açıktır: “Kafalarına, parti pırtı, cemaat cemiyet, tarikat, şeyh, şerif, terör, kominizim, kapitalizm… gibi deve derileri geçirmiş insanlara laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan zordur.” Şartlandırılan beyinlerin, paslı kilitlerini açmak kolay değil. Şuur altına zerk edilen, telkin edilen, zehirli fikirlerin oluşturduğu önyargıları kırmak, atomu parçalamaktan zordur. Eşek olanın sırtına binenin çok olduğu gibi mankurtlaşmış adamı da kullanan çok olur. Allahım aklımıza mukayyet ol!
\r\n\r\n\r\n\r\n
Gençler! mankurtlaşmamak için haydi okula…
\r\n\r\n\r\n\r\n
Avrupa, İslam âlemini mankurtlaştırmak için eğitim programları dikte etmeye çalıştı yıllarca. İlmin aydınlığında, Kuran’ın ahlakında, oku Rabbinin adı ile…Yoksa “illimünaticeler” geliyor… “Jan juanlar” geliyor. “Özgürlük beyinde başlar…”
\r\n