Nüfusta ve tapuda işimiz yoksa ülkemizin nüfusu da toprağı da başkalarının eline geçiyor demektir.
\r\n\r\nVatan toprağını, atalarımız, atların dışkısı içindeki arpacıkları değerlendirerek, zor şartlarda kurtardılar. Vatan bulmak, millet olmak ve bağımsız devlet kurmak kolay iş değil. Bağımsız kalmak ta vatan ve devlet olmak kadar zor.
\r\n\r\nHafta sonu batı köylerinden birinde bir dostumu ziyarete gittim. Hac’tan gelmiş. El öptük dua aldık. Ka’beyi gören gözlere baktık. Metafizik güç topladık.
\r\n\r\nDönüşte yol kenarında, dünyanın en değerli arazileri üzerine ev yapan vatandaşlarımızı gördüm. Elli yıl sonra ekecek yerimiz kalmayacak. Karpuzu dilimle, elmayı tane ile ekmeği gramla alacağız. Bunu görmek için kâhin olmaya gerek yok. Devlet tarıma, ormana, meraya, yerleşime açık yerleri hala planlamış değil gibi gözüküyor. Ya da palanı, endazeyi dinleyen kim? Modern devletin ve insanın ekip biçeceği topraklara inşaat yapması anlaşılır şey değil. Bu konuda sıfır tolerans olması lazım.
\r\n\r\nToprağımızın ne anlama geldiğini bilen kaç şuurlu vatandaş var? Anlamak isteyene şu örnekler yeter.
\r\n\r\nBir gün bir Türk annesi, çocuklarıyla İran sınırında, tarlada çalışırken, kızının otlu tezekleri İran sınırından içeri attığını görür. Eline sarılır. Bağırır. “Sen bizim toprağımızı nasıl İran’a atarsın? Bilmez misin sen, biz bu vatanın her avuç toprağını binlerce şehit vererek kanla aldık. Sen nasıl atarsın?
\r\n\r\n***
\r\n\r\nBir Türk Almanya’da çiçek saksılarına boş bir araziden toprak doldurmak ister. Arabasına biner sahaya iner. Saksılara toprak doldururken bir polis arabası gelir, yanında durur. “Sen kimin toprağını dolduruyorsun, burası senin mi?” der. Adam yutkunur. “Burası başkasının özel mülkiyetidir, toprak alamazsın, pazardan satın alabilirsin. Yoksa bu bir hırsızlık olur” der. Adam saksılara doldurduğu toprakları döker. Arabasına biner, arkasına bakmadan evine döner.
\r\n\r\n***
\r\n\r\nFransa’da çalışmış, emekli olmuş, Maraş’a dönmüş bir hemşerim anlattı. Bunun Türk ve Maraşlı olduğunu duyan, Maraş’tan mecburi göçle Fransa’ya gitmiş bir Ermeni bir gün dükkânına çıkıp gelmiş. Tanışma ve sohbetten sonra, “Maraş’a gidip gelirsen, bana oradan bir avuç toprak getir, ne olursun. Ölmeden önce kokusunu duymak istiyorum” demiş.
\r\n\r\nMoğol istilası gibi Doğuda devlet binalarını, kütüphane ve okulları yakan bu insanlar, bizden olamaz.
\r\n\r\n***
\r\n\r\nDevletimizin, doğuda yıllarca yaptığı milyar dolarlık yatırımlar bir gecede çapulcuların elinde yakıp yıkılırken, batıda da ancak yirmi beş yılda yetişebilen öğretmenler birkaç dakika içinde sokağa atılıyor, bir ciddiyeti olmayan sebeplerle...
\r\n\r\nAllah bazı insanların vicdanına kelepçe vurmuşsa, onlara bin Arafat, on bin Ka’be duası yapılsa nafiledir.
\r\n\r\nÜlkemizi ve insanımızı bu kadar ucuz görenlere ne demeli? İlahi adalet er geç tecelli edecektir. Onlara dünyada işledikleri günahların bir kısmının azabını tattıracaktır.
\r\n\r\nElli yıl sonrasını görmek istemiyorum!
\r\n\r\nZira geçmişte yapılanların meyvesini bugün görüyoruz. Bugün gördüklerimiz de yarının habercisidir.
\r\n