GAZETECİLİK yani medya damar ise içinden geçen kan da politikadır, politikacıdır. Yani biri olmazsa diğeri olmaz, birbirine bağlı, hatta bağımlı iki kurumdur.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Zaman zaman kan bozulsa da, problemler çıksa da her koşulda birbirlerine muhtaçtırlar, zira yine temizlenen kanı haznesinde dolaştıracak olan o damardır.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Politikacının kendini vitrine çıkartıp seçmene sunmasının yolu gazeteciden geçer, gazeteci de politikacıların olumlu ya da olumsuz icraatlarını yazarak kamuoyuna sunması bir anlamda onun namusudur.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Bu iki insan profili zaman zaman çatışmalara da girebilir, bu dünyanın her yerinde böyledir. Ancak önemli olan bu çatışmaların sadece fikir çatışmaları ve icraat anlamındaki yeterlilik ya da yetersizliklerin ortaya objektif bir şekilde konması şeklinde olmalıdır.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Bunun aksi olduğunda meslek icraa edilmez, çıkar çatışmaları başlar.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Şu nedenle böyle bir girizgâh yaptık: Gazeteci Abid Vanlı ile Ak Parti İl 2. Başkanı Uğur Dilipak’ın Valilik bayramlaşmasında neredeyse fırsat olsa yumruklaşmaya varacak olan kavgaları ve birbirlerine sözlü hakaretleri…
\r\n\r\n\r\n\r\n
Olaya şahit olmadık ancak anlatanlardan en ince detayına kadar dinledik.
\r\n\r\n\r\n\r\n
“SEN TERBİYESİZ BİR ADAMSIN!”
\r\n\r\nGAZETECİ meslektaşımız Vanlı’nın yazdığı bir ya da birkaç yazısından dolayı Dilipak hem de en olmaz yerde Valilik bahçesinde ve bütün kent protokolünün önünde Abid’e hitaben yüksek sesle “Sen terbiyesiz bir adamsın” diye bağırıyor ve bir anda ortam geriliyor.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Bir küçük ayrıntıyı vermek gerekirse bu arada bizim Abid, bayram olması hasebiyle Dilipak’a tokalaşmak için elini uzattığı anda cereyan ediyor.
\r\n\r\n\r\n\r\n
İş yumruklaşmaya varacak ama orada bulunanların engellemeleri ve tarafları tutmalarıyla kavga olmasına fırsat verilmiyor ama iki taraftan da hakaretler, bağırmalar devam ediyor.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Olacak iş değil bu! Benim tanıdığım Uğur Dilipak nezaketi elden bırakmayan kibar bir insandır. Böyle bir hatayı nasıl yapar? Nasıl hem de Valilik mekânında böyle bir tartışmaya zemin hazırlar, hafsalam almıyor.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Bakın ben asla meslektaşımı savunmuyorum. Kaldı ki yazdığı yazıları da savunmuyorum ama eğer yazdığı yazılarda, bir hakaret, iftira, yalan varsa bunun karşılığı hem de o resmi mekânda bu şekilde kavga olamaz. Gideceksin mahkemeye dava açıp, hakkını hukuk yoluyla arayacaksın!
\r\n\r\n\r\n\r\n
Üstelik sen, iktidardaki bir büyük partisinin bu kentteki il başkan yardımcısısın. Yani önemli bir makamdasın. Problemler böyle bir kavgaya zemin hazırlayacak tahrikkâr sözlerle değil, daha ağırbaşlı olup uzlaşmacı tavırlarla çözülür.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Siyaset kavga mıdır, yoksa bir uzlaşma sanatı mıdır?
\r\n\r\n\r\n\r\n
Eğer Dilipak siyaset adamıysa, siyaset makamı kavgayı önlemek için vardır.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Siyaset, diplomasi demektir; uzlaşmak ve temsil ettiği siyasi partinin hukukunu kavga etmeden korumak demektir!
\r\n\r\n\r\n\r\n
Ancak diplomasiyi ve uzlaşmayı beceremeyenler siyaseti kavga aracı olarak görebilirler. Söz meclisten dışarı direkt Dilipak’a demiyoruz genelleme yapıyoruz ancak, bu durumda siyaseti ve siyasetçiyi ikiye ayırmak gerçekçi olacaktır.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Birincisi, siyaseti kavga olarak görenler, menfaat aracı yapan ve şahsî çıkarları için siyaset yapanlar, ikincisi de siyaseti toplumun hukukunu ve ekonomik çıkarlarını savunmak, kavgayı önlemek için yapanlar ve diplomasi olarak görenlerdir.
\r\n\r\n\r\n\r\n
Son söz olarak diyoruz ki; “Bu kavga burada bitmeli, devam etmemelidir. Gerekirse kentin Valisi ve Belediye Başkanları devreye girerek tarafları biraraya getirmeli, uzlaşma sanatının incelikleri gösterilmelidir.”
\r\n