ÜNİVERSİTE RUYASI…


Bu yıl 2 milyon 265 bin aday üniversiteye başvurdu.İstikbal kazanmak için.Ancak üniversiteninher üç kontenjanından birisi yine boş kaldı. Nedenlerini iyi okumak gerek. Planlama hatası mı, yoksa üniversite diploması almak artık işe yaramıyor mu? Ya da politik popülizm mi var?

2017 de üniversite adaylar ne istediğini bilemişler ve geleceği görememiş olabilirler ki322 bin kontenjan boş kaldı. Bu da büyük bir ekonomik kayıptır. Milyonlarca liralık kaynak ve binlerce personel kadrosunun milli israf olması demektir.

Kontenjanların boş kalmasına bir sebep olarak, popülist yönetim yaklaşımlarıyla hiç ihtiyaç olmayan bölümlerin gereksiz yerlerde açılmış olması olabilir. Hiç tercih yapılmayan, bir iki öğretim üyeli fakülteler ve yüksekokulların varlığından söz edilmesi, bir yere üniversite açılmasının şartlarını ve kriterlerinin ne olması gerektiğini de gündeme getirdi.

 YÖK, ciddi bir planlama yapılmadan açılan fakültelere ve bölümlere eğitime başlama izni vermemesi isabetli bir yaklaşım olabilirdi.

Yine ÖSYM, kontenjanların doldurulması için zorlaştırma yerine kolaylaştırıcı bir çaba harcayabilirdi. Siyasi irade, yükseköğretimin yaygınlaşması için büyükimkânlar sundu ama YÖK bilimsel olarak bunu iyi değerlendirememiş ve planlayamamış olabilir.

MEB, öğrencileri yüksek eğitime hazırlamada, ülkenin insan kaynaklarını planlamada, bu plana uygun olarak yönlendirme ve rehberlik etmede eksiklikleri olmuş olabilir.Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın dikkat çektiği, eğitimin ve bilimin gücünü yeterince anlamamış olabilirler. Bütçeden en büyük payı alan eğitimin, finansal yönetimini iyi yapamamış olabilirler.

Dünyanın iyi üniversitelerinde her kontenjana kayıt başına bütçe ayrılırken, biz de ayrılan bütçenin her yıl sabit kalması da üniversiteleri, kontenjanlarının boş kalmasına teşvik etmiş olabilir.

YÖK’ün binlerce diplomalı işsizin olduğu bölümleri fazlasıyla açması  bir kısım vakıf üniversitelerinin şişirilmiş kontenjanlarına ve burs aldatmacasına seyirci kalması da kontenjanların boş kalmasında etkili olmuş olabilir.

YÖK ,ABsürecinde, AB ülkelerinin seviyesine çıkarmak için fiziki yapılanmaya ve öğrenci sayısının artmasına önem verdi.Öğrenci sayısı şişirildi. Kalite ikinci plana atıldı.Öğrencilerin mezun olduktan sonrası pek düşünülmemiş olması da öğrencileri sonuçta bir meslek sahibi olamayacakları bölümlerde fuzuli okumaktan caydırmış olabilir.

 Son üç yılda 400 bin öğrenci üniversiteyi bırakmış olması ve artık işsizlik sıralamasının en tepesinde üniversite mezunlarının olmaya başlaması düşündürücüdür.

Batılı ülkelerde eğitimi yapılan meslek sayısı 15 bini bulurken, bizde bin taneyi bulmaması, Üniversitelerimizin Yeni Türkiye’nin imkan ve şartlarına göre yeniden inşasını da gerekli kılmaktadır. Yoksa üniversitelerin gereksiz bölümlerinde öğrenciler meslek sahibi olma rüyası görmeye devam edecekler… Bu rüyadan uyananlar ise kontenjanları boş bırakacaklardır.