ADALETİN RENGİ…


 

\r\n\r\n

Bir kısım adli olayları takip ediyorum. Hala güçlü olanlar haklı ve üstün durumdadırlar. Yüz yıllar geçse de değişmeyen bir gerçek var: Güç…

\r\n\r\n

Ekonomik, siyasi, sosyal, askeri ve idari güç… Bütün bunlara bir de modern dünyanın vurucu gücü olan basını eklemeliyiz.

\r\n\r\n

Güçlü olan haklı çıkıyor. Zayıfın ise hiçbir hakkı yok. Adaletin çöplüğünde ne kalırsa odur fakirin payına düşen. Konfiçyus der ki; “Kanunlar bir ağdır. Küçük sinekler takılır kalır. Büyük sinekler ise deler geçer.”

\r\n\r\n

Yirmi üç yıl hapis yatan bir mahkûm kodesten çıkınca; “Yirmi üç yıl hapiste kaldım, bir zengin-burjuva çocuğu gelmedi yanıma…”

\r\n\r\n

Adaletin gerçek rengi beyazdır. Ama dünya bunu kirletti. Kirli insanlar bulandırdı, bozdu. Tadı, tuzu, rengi, kokusu,tadı kalmamış gibi.Tadı ekşimiş,rengi gri olmuş gibi algımız oluştu. Sonra ise kara olacak. Adaletsizlik insanları yıkar, vicdanları yakar. Belki de o zaman dünyanın sonu gelecek…

\r\n\r\n

“Adaletin kestiği parmak acımaz”derdik. Boynumuz adaletin kılıcına, yağlı urganına ve bedenimiz biçeceği kefene hazır olurdu. Yüce Türk adaletinin şaşmaz terazisi, hakla batılı ayırır, zalimi-mazlumu, mustazafı-müstekbiri birbirinden ayırırdı. Adaletin mihenk taşını, devletin temeline yerleştirilirdi. Adalet üzerine bina olmuş bir devlet her sarsıntıya dayanıklı olurdu. Haçlıların, müstevlilerin, dâhili ve harici bedbahtların her türlü taarruz ve tecavüzlerine karşı, “devlet-i ebed müddet” inancıyla ayakta dimdik durulurdu.

\r\n\r\n

Şahıs menfaat ve çıkarları adaleti gölgeler oldu. Dokunulmaz, tartışılmaz, yargılanmaz bazı şahıslar türedi. Adalet müessesesi, bir kısım çevrelerin işaretiyle yön değiştirir oldu. Adalet, zayıfı, mazlumu, garibi, haklıyı koruması ve savunması gerekirken, güçlüyü üstün tutan bir anlayışa bürünmeye başladı gibi bir yargı oluşmaya başladı hepimizde. Yargıyı ve idareyi vesayet altına almak isteyen, onlara direktifler vermek isteyen, şehir içi paralel yapılanmalar, organize grupların varlığını hisseder olduk çevremizde. Siyasal, sosyal ve ekonomik güçlerini, adaletin bileğini bükmek için kullanmak isteyenlere karşı savcı ve hâkimlerimizin gösterdiği direnç takdir edilir niteliktedir.

\r\n\r\n

Adaletin ülkemizde, sadece bir kız ismi olmaması gerekir. Adalet, sadece malı, mülkü, şanı, şöhreti ve siyasi etiketi olanların elde edeceği bir cennet meyvesi olmaması gerekir. Adalet, beyaz ışık gibi olmalıdır. Grı ya da kara, kırmızı ya da mor, sarı ya da yeşil tonlara ayrılmamalıdır. Süt gibi leke götürmez olmalıdır. Tuz gibi korumalıdır.

\r\n\r\n

Adaletin rengi ak olmalıdır. Ana sütü kadar ak ve helal… Kara adamların karartmasına izin verilmemesi gerekir.

\r\n\r\n

 

\r\n\r\n

 

\r\n