YENİLMEMEK İÇİN YENİLENMEK GEREKİR
Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

YENİLMEMEK İÇİN YENİLENMEK GEREKİR

02 Eylül 2017 - 16:55

 

Ne diyor Hz. Mevlana. Gelin can kulağıyla dinleyelim:

“Her gün bir yere konmak ne güzel.
Bulanmadan donmadan akmak ne hoş.

Dünle beraber gitti cancağızım.

Düne ait ne kadar söz varsa.
Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Şimdi yeni fikirler haykırmak gerekir.”

Bu söz, bir insanın hem ferdi ve hem de içtimai hayatında bir rehber olacak niteliktedir. Bize asla ve asla boş durmak ve hep aynı şeyleri papağan gibi tekrarlamak yakışmaz. Biz geldiğimiz yolda geri dönmeyiz. Biz bulunduğumuz istikamette hep ileri ileri yürürüz.

Sevgili Peygamber Efendimiz (asm, “İki günü birbirinin aynı olan ziyandadır”  buyurmaktadır. Bir başka Haids-i Şerifte de, “Kişinin en hayırlı kazancı kendi elinin emeğiyle kazandığıdır.” Buyrulmaktadır.

Rabbim bize çalışmayı ve hep iyi şeyler üzerinde emek sarfetmeyi emrediyor. Necm Suresi 39 ayette, “insan için ancak çalıştığını karşılığı vardır” buyrulmaktadır. Bunun yanında İnşirah Suresinde de, “bir işi bitirdiğinde hemen bir başka işe koyul” emri mevcuttur.

Buraya kadar Ayetler, Hadisler ve Alimlerimizin sözlerinden yalnızca birkaç örnekle her daim yenilenmek gerektiğini ve boş durmanın Müslümana yakışmayacağını anlatmak istedim.

Bunlar ayan-beyan hakikatler ve mutlak gerçekler olarak orta yerde dururken, maalesef bizim toplumumuzda aylaklık ve tembellik hüküm sürmektedir. Çalışanlar da ruh sağlığı ve ilahi emirler bunu gerektirdiği için değil de mecbur oldukları için çalışmaktadırlar. Zaten emekliler de kendilerini ya kahve köşelerine ya da parklara salıvermektedir. Emekliliğinde çalışan yok mudur? Vardır da, birçoğu, çalışmayı bir ilahi emir olarak değil de, para kazanmak ya da evde karı dırdırından kurtulmak için tercih ediyor. Halbuki, çalışmak ilahi bir emirdir ve bunun yaşı da yoktur. İnsanın yalnızca emekli olacağı yaşa kadar çalışmasını düşünmek, akla ve mantığa aykırıdır. Çalışmak son nefese kadar şarttır. Bu hem beden sağlığı ve hem de ruh sağlığı için şarttır.

Platon der ki; “Boş bir kafa şeytanın çalışma masasıdır.” Kafası boş, fikri olmayan ve hiçbir işi bulunmayan bir insan, maazallah serseri bir mayın gibidir. Nerede ve nasıl patlayacağı belli olmaz. Bu tipteki insanlar bir toplumda ne kadar çoğalırsa, o toplumda huzursuzluk o kadar artar.

Boş insan, fikirsiz insan ve işi olmayan insan bırakın kendisini yenilemeyi, her daim geri geri gider. Bu geri gidişler hem o insan için, hem de o insanın içinde bulunduğu Toplum için felaket getirir.

İnsan her daim kendisini yenilemelidir. Kendisini yenilemeyen insan zamana ve çağa yenilir. Zamana ve çağa göre kendisini yenilemeyen insanlar yenildiği gibi, kendisini yenilemeyen Devletler ve Toplumlar da başka Devletlere ve başka Toplumlara karşı yenik düşerler. Bunun geçmiş yıllarda örnekleri çoktur. Osmanlı Devleti niye yenildi? Çünkü sanayi inkılâbını ıskalamış ve bu gelişmelere kendisini uyduramamıştır. İngilizler tarım Toplumundan sanayi Toplumuna hızlı bir şekilde dönüşürken Osmanlı ısrarla tarım Toplumu olarak kalmayı tercih etmişti. Sonuçta ne oldu? Osmanlı, İngilizler ve Fransızlar karşısında geri konumuna düştü ve tarih sahnesinden çekilmek zorunda kaldı.

Bu hususta örnekleri çoğaltabiliriz. Örnekleri Devletler genelinde değil de şahıslar özelinde belirtecek olursak, ticaret ya da zanaatkarlık yapan iki kişiden eski usulle çalışanların yeni usulle çalışanlara yenileceğini söyleyebiliriz. Mesela, elektrikli hızarlarla çalışan bir marangoz ile kol gücüyle hizmet veren marangoz aynı verimde olabilir mi? Kol gücüyle hizmet veren bir marangoz bir keresteyi 2 saatte keserken, elektrikli hızarla çalışan bir marangoz 2 dakikada keser. Aynı sokakta hizmet veren bu iki zanaatkardan elbette yeniliğe ayak uyduranı kazançlı çıkar ve çağı yakalar. Diğeri ise yenilir.

İşte bundan dolayı, “yenilmemek için yenilenmek gerekir.”

Yenilmemek için yenilenmek gerektiği, Devletler ve Milletler için uyulması gereken birinci bir ilke olmalıdır. Aynı zamanda Fertler de bu ilkeye uymalıdır.

Hicr Suresi 99. ayet üzerinde hiç düşündünüz mü? “Ve sana yakin gelinceye kadar Rabbine kulluk et.”

“Sana yakin gelinceye kadar” beyanından ne anlıyorsunuz? “Rabbine kulluk et” beyanından ne anlıyorsunuz?

Ölene kadar çalış, çabala, boş durma, ibadet et. Hem unutma ki, Allah yolunda yürüyen bir mü’minin çalışması da bir ibadettir. Yani, rızkını helal yoldan kazanmak için yola çıkan bir mü’min, evinden dışarıya çıktığı andan itibaren ibadet içindedir. Hem çocuklarının rızkını kazanacak ve hem de ibadet sevabı kazanacaktır. “Kâr üstüne kâr ve Nur üzerine Nur’dur.” Elhamdülillah.

Evet, bizim hayata bakışımız bu minval üzere olmalıdır. Mü’min kişi asla ve asla emekliliği, asla ve asla boş durmayı kendisine yakıştırmamalıdır. Her daim çalışmalı ve her daim yenilenmelidir. Yenilenmezse (maazallah) yenileceğini bilmelidir. Boş duran insanın ruh sağlığı da iyi olmaz, beden sağlığı da iyi olmaz. Kendisini yenileyemeyenler yenik düşerler.

Yenilmemek için yenilenmek gerekir. Bu durum insanın ruh ve beden sağlığı için şarttır.

Ahmet SANDAL

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar

https://www.alexa.com/siteinfo