YENİ DÖNEM ÜZERİNE GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİM -1
Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

YENİ DÖNEM ÜZERİNE GÖRÜŞ VE DÜŞÜNCELERİM -1

20 Haziran 2018 - 18:30

Bilindiği üzere bu hafta sonu (24 Haziran 2018 günü) Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri olacak. Hem Cumhurbaşkanını ve hem de yeni dönemde Milletvekillerini seçeceğiz. Seçimlerin Ümmetimiz, Ülkemiz, Vatanımız, Milletimiz ve Devletimiz için hayırlı ve uğurlu olsun.

Bu seçimler ile birlikte yeni bir döneme geçiyoruz. 1923 yılından beri uygulanmakta olan, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşundan beri geçerli olan Parlamenter Sistemden başka bir yönetim modeline geçiyoruz. 24 Haziran sonrasında Ülkemizde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi başlıyor. Haydi hayırlısı olsun.

Yeni dönem ve bu sistem üzerine görüş ve düşüncelerimi açıklayacağım.

Önce bir dua ile başlayayım. Yüce Rabbim Alemlerin Rabbi olan Allah'ım bizlere merhamet eylesin. Bizleri iki cihanda aziz eylesin ve huzur içerisinde yaşatsın. Ülkemize dirlik ve birlik nasip eylesin. Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Milletvekili seçimleri huzur ve güvenlik içerisinde sonuçlansın. Çıkan sonuçlar ve Milletimizin kararı şimdiden hayırlı ve uğurlu olsun.

Evet yeni bir dönemin arefesindeyiz. Önemli başlangıçlara şahit oluyoruz. 100 yıla yakın bir süredir uygulanan Parlamenter Sistemden Başkanlık Sistemine geçiyoruz. Bu sisteme neden geçiliyor? Maksat nedir? Önce bunun üzerinde birkaç kelam eylemek isterim. Parlamenter Sistem ile Dünya Liderliğine ve büyük bir ekonomik ve siyasi güce olmaya imkan yoktur. Parlamenter Sistem, tabir caizse "durumu idare eden" bir sistemdir. TBMM'de Milletvekilleri seçilir ve hükümet kurmak için çalışmalar başlar. Hükümet kurulur ve 4 ya da beş yıllığına çalışmaya başlar. Burada Başbakan hükümetin başı olarak aldığı güvenoyuyla ayakta durmaya çalışır. Birkaç hedef belirler ve ona göre çalışır. Halbuki Başkanlık sisteminde hedefler büyüktür. Başkan halk tarafından seçilmiş ve tam yetkilidir. 4 ya da 5 yıl boyunca herhangi bir güvenoyu problemi yoktur. Sağlam bir şekilde gücünü halktan aldığı için muhatabı halktır. Halka hizmet etmek ve büyük projelerle işler başarmak için tam yetkilidir.

Evet, halk her iki sistemde de belirleyici ve seçici. Sorun yok. Yani halk sistemin sahibidir. Ancak, birisinde doğrudan sahiplenme var. Diğerinde dolaylı sahiplenme var. Halk Başkanlık Sisteminde biraz uzakta kalıyor. Hükümet kurulma aşamasında halka soran olmuyor. Milletvekilleri seçiliyor ve halkın işi orada bitiyor. Halbuki Başkanlık Sisteminde halk hükümeti bizzat kuruyor. Başkanı bizzat seçiyor. Halk tam yetki veriyor.

Halk bu sistemde dışarıda asla kalmaz. Halk Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminde oldukça etkili bir konumdadır. Çünkü bir tarafta Parlamentodaki Milletvekillerini seçiyor, bir taraftan da bizzat Cumhurbaşkanını seçiyor. Gerçekten de bu sistemde halk çok güçlü. Bir taraftan "sen Başkansın" diyerek Cumhurbaşkanını seçiyor, diğer taraftan da Milletvekillerini seçerek "sizler de benim adıma Cumhurbaşkanını kontrol edeceksiniz" diyor.  Tam "bir ballı börek" misali. Hem Cumhurbaşkanını hem de Milletvekillerini seçmek çok bir güç ve çok büyük bir imkan. İşte bu imkanı bu yeni sistem sağlıyor.

Başkanlık Sisteminde 2 önemli nokta var. 1- Parlamentonun denetim yetkisi ve Başkanı kontrol etme noktasındaki görevleri. 2- Başkanın yetkileri ve gücü. “Fren ve Gaz Sistemi” diyorlar buna. Bir taraftan Parlamentonun gücü ve yetkisi var. Bu güç ve yetki Başkanı sınırlıyor. İşte bu frendir. Diğer taraftan da "gaz dedikleri bölüm de", Başkanın elindeki büyük güç. İşte bu ikisi sistemin devamını sağlıyor. Biliyorsunuz ABD'de Başkan kadar Senato da yetkilidir. Başkan bir karar alır ve tam yetkiyle uygular. Ancak Senato da isterse Başkanı bütçe yasasını onaylamaz. Senato isterse Başkanı zor durumda bırakacak yasalar çıkarır ve uygulamaya koyar.

(Yazımın 2. kısmını da birkaç gün içerisinde yayınlayacağım, inşallah)

Ahmet SANDAL

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar

https://www.alexa.com/siteinfo