CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNE "BEŞ KERE EVET"
Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNE "BEŞ KERE EVET"

26 Şubat 2017 - 15:49

 

Vesayet sistemi son bulacak, halk kendini yöneten iktidarı doğrudan seçecek, koalisyonlar sorunu yaşanmayacak, Ankara’daki bir avuç etkili ve yetkili zevatın borusu ötmeyecek ve benzeri gerekçelerle Başkanlık sistemine yani 16 Nisan’da referandumda oylanacak “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine “evet” diyecekler insanlar çoktur. Ben de elbette bu gerekçelerle yeni yönetim sistemine “evet” diyorum.

Ancak, bu gerekçeler dışında benim asıl “evet” deme gerekçem farklıdır. Ben 5 E’den dolayı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemine “evet” diyorum. Bu 5 E’den dolayı evet dediğim için, gerekçemi ve niyetimi “Beş Kere Evet” diye seslendiriyorum.

Şimdi bu 5 E nedir diye soranlar olacaktır? Yazımın en sonunda bu 5 E’yi açıklıyorum.

Evet, Ülkemiz koalisyonlardan çok çekti.

Evet, Ülkemiz iktidar olup da “muktedir” olamayan iktidarları çok gördü. En son bunun örneklerini Refah Yol koalisyonunda gördü. Rahmetli Necmeddin Erbakan 24 Aralık 1995 tarihindeki seçimlerde birinci parti çıkıp koalisyon kurmak için parti parti dolaştı ve koalisyonu kurdu, iktidar koltuğuna oturdu ancak,  güç odakları, etkili-yetkili zevat devreye girdi ve Erbakan’ın Hükümeti “muktedir” olamadı ve meşhur 28 Şubat Postmodern Askeri Darbesi yaşandı.

Apoletli Askerler bu Ülkede 2007 yılına kadar, seçimlerden hangi sonuç çıkarsa çıksın, Ülkenin gerçek sahibi ve asıl güç odağı olarak kendisini gördü. 2007 yılından sonra Apoletli Askerlerin devri geçti derken, başımıza 15 Temmuz 2016 tarihindeki darbeyi sardılar. FETÖ ve Apoletli Askerler içerisindeki bazı darbe heveslileri “son bir çırpınışla” Milletin kâlbi Ankara’ya ve en büyük şehri İstanbul’a bomba yağdırdı ve Ülke genelinde darbeye kalkıştı. Bu darbe girişimini Milletimiz canla-başla püskürttü. Elhamdülillah.

Cumhuriyetin kurulduğu yıldan bugüne kadar Parlamenter Hükümet Sistemi ile yönetiliyoruz.  Bugüne kadar gördüğümüz iki başlı bir yönetimdir. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan çekişmeleri bir yana bırakalım. Cumhurbaşkanı Kenan Evren ile Başbakan Turgut Özal’ın çekişmesini unutmadık. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile Başbakan Süleyman Demirel’in çekişmesini biliyoruz. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer ile Başbakan Bülent Ecevit’in çekişmesi hâlâ hafızalarımızda tazedir. Bu basit ve kısır çekişme ki, bir gecede Ülkemizin insanlarını yüzde yüz fakirleştirmişti. Şu meşhur “Anayasa Kitapçığı fırlatma” olayını biliyorsunuz. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in bir toplantıda yaptığı o hareket, birden bire ekonomiyi dibe vurdurmuştu. Aynı Ahmet Necdet Sezer, Ak Parti iktidara geldikten sonra da, 2007 yılına kadar geçen Cumhurbaşkanlığı süresince de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetine kök söktürmüştü.

Bu tür hoş olmayan ve geçmişte kalan olayların ve çekişmelerin hatırlanması dahi Parlamenter Hükümet Sisteminin olumsuzluklarını bir anda gözler önüne sermeye yeterlidir.

Bu olumsuz özellikleri yanında Parlamenter Hükümet Sisteminin hiç mi iyi yanı yok? Bu soruya karşılık genelde şu cevaplar verilir ve “daha demokratiktir, denge sağlar, uzlaşmaya açıktır, kutuplaşmaya imkan vermez, tek adam yönetimine kapalıdır vb gerekçeler” söylenir. Bu tür gerekçeler de kağıt üstünde kalan teorik gerekçelerdir. Uygulamada görülenler çok da olumlu değildir. Parlamenter Sistemde de uzlaşmazlık yaşanır, kutuplaşmayla karşılaşılır, dengesizlikler meydana gelebilir.

Esasında, ben bu yazıda konunun yani Parlamenter Sistem ile Devlet Başkanlığı Sisteminin karşılaştırmasını siyaseten değil bürokratik ve yönetim kademeleri açısından kıyaslayacak ve bürokratik yapının olumsuzlukları hangi sistemde daha az ise, hangi sistemde yönetim daha etkili, daha adil ve daha pratik ise o sistem daha makbuldür diyecektim. Yani benim asıl maksadım, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sisteminin yönetim ve bürokrasi açısından daha etkili, daha adil ve daha pratik bir yöntem olduğunu “bilimsel” olarak ifade etmektir. Bu ifademi de yazımın başlığında “Beş kere Evet” şeklinde özetledim.

Niye “Dört kere Evet” demedim de “Beş Kere Evet” dedim. Bunun nedeni, yazımın başından beri merak ettiğiniz “5 E’de saklıdır.”

Sizi artık daha fazla merakta bırakmayayım ve bu 5 E’yi açıklayayım. “5 E:Etkililik, Ekonomiklik, Etkinlik, Empati ve Etik.”

Şimdi bu 5 E üzerinden sesleniyorum:

1-Etkili bir kamu yönetimi için 16 Nisan’daki Referandum’da “Evet” diyeceğim.

2-Ekonomik bir Devlet teşkilatı için 16 Nisan’daki Referandum’da “Evet” diyeceğim.

3-Etkin bir bürokrasi için 16 Nisan’daki Referandum’da “Evet” diyeceğim.

4-Empatik bir yönetim için 16 Nisan’daki Referandum’da “Evet” diyeceğim.

5-Etik bir sistem için 16 Nisan’daki Referandum’da “Evet” diyeceğim.

Tabi, bunlar dileklerim. Yani etkili, ekonomik, etkin, empatik ve etik bir yönetim modelini can-û gönülden temenni ediyorum. “Olmazsa ve “eski tas, eski hamam” olursa, ne diyeceksin”, diye sorabilirsiniz. Buna da cevabım hazır: “Niyet iyi, akıbet iyi.”

Evet, 16 Nisan 2017 tarihinden sonra bu Ülkede etkili, ekonomik, etkin, empatik ve etik bir yönetim sistemi kurulsun artık. İnşaallah.

Not: Bir sonraki yazımda “etkili, ekonomik, etkin, empatik ve etik bir yönetim sisteminin şartlarını tek tek yazacağım. Bu şartlardan birisini hemen yazayım. Birinci şart: “Tüm Partilerin il ve ilçe teşkilatlarının kapılarının 5 yılda bir seçim vaktinde açık olmaları ve seçimlere kadar kapılarının kapalı olması gerekir. İl Başkanı’na sormadan İl Müdürü, İlçe Başkanı’na sormadan İlçe Müdürü atanamayan bir yerde etkili, ekonomik, etkin, empatik ve etik bir yönetim sistemi kurulamaz.”

Ahmet SANDAL

 

 

 

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar

https://www.alexa.com/siteinfo