BOŞ VE YARARSIZ İŞLERDEN UZAK DURMAK
Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

BOŞ VE YARARSIZ İŞLERDEN UZAK DURMAK

05 Şubat 2017 - 19:52

 

Yazımın başlığında geçen “boş ve yararsız işlerden uzak durmak” bir özelliktir, bir vasıftır. İsteriz ki bu özellik, bu vasıf her insanda olsun. Bu özellik ve bu vasıf her insanda bulunur mu bilmem de, mü’minlerde mutlaka bulunması gerekir.

Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’de “gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir” diye başlayan bir sure vardır. Bu sure Mü’minun Suresidir. Bu surede mü’minlerin temel özellikleri açık açık ve tek tek belirtilir. Bu özellikler arasında “onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler” şeklinde bir tanımlama yer tutmaktadır.

Gelin, isterseniz Mü’minun Suresindeki ilk 11 ayeti görelim ve mü’minlerin özelliklerini, vasıflarını öğrenelim: “Gerçekten müminler kurtuluşa ermiştir. Onlar ki, namazlarında huşû içindedirler. Onlar ki, boş ve yararsız şeylerden yüz çevirirler. Onlar ki, zekâtı verirler. Ve onlar ki, iffetlerini korurlar. Ancak eşleri ve ellerinin sahip olduğu (câriyeleri) hariç. (Bunlarla ilişkilerden dolayı) kınanmış değillerdir. Şu halde, kim bunun ötesine gitmek isterse, işte bunlar, haddi aşan kimselerdir. Yine onlar (o müminler) ki, emanetlerine ve ahidlerine riayet ederler. Ve onlar ki, namazlarına devam ederler. İşte, asıl bunlar vâris olacaklardır. (Evet) Firdevs'e vâris olan bu kimseler, orada ebedî kalıcıdırlar.” (Mü’minun Suresi, 1-11)

Yüce Rabbim (cc) bizleri, “namazlarımızı huşu içinde kılanlardan, boş ve yararsız işlerden yüz çevirenlerden, zekat verenlerden, iffetini koruyanlardan, emanete ve ahidlerine riayet edenlerden, namazlara devam edenlerden ve Firdevs Cennetine varis olanlardan eylesin”. Amin

İnsan hayatın her safhasında işleri ve edineceği bilgileri konusunda mantıklı ve seçici davranmalıdır. Zararlı işlerden ve faydasız bilgiden kaçınmalıdır. Sevgili Peygamber Efendimiz (asm) bir duasında; "AIlah'ım, huşu duymayan kalpten, doymak bilmeyen nefisten, kabul olmayan duadan ve faydası olmayan ilimden sana sığınırım” diye seslenmiştir. Sevgili Peygamberimiz, İki Cihan Serveri (asm), “ya hayır söyle, ya sus” diye buyurmuş ve insanlara yakışan asıl olan hususun, faydalı işler olması gerektiğine işaret etmiştir.

 

Gel gör ki, biz Müslümanlar, yukarıda belirtilen ayet ve hadislerde ifade edilen özelliklerden çok çok uzaktayız. Allah (cc) affetsin. Bırakın faydasız ve boş işlerden uzak durmayı, zararlı ve fitne-fücur işlere koşar adım atlıyoruz. Nerede bir sohbet varsa, maazallah, orada bir dedikodu ve gıybet almış başını gidiyor. Bu ahvalde en güzeli ortalıkta görünmemek ve arkadaş sohbetlerinden dahi uzak durmaktır. Maalesef, insan arkadaşlarının sohbetlerinden kaçar mı? Kaçıyor işte. Çünkü iş dönüp dolaşıp dedikodu ve gıybete geliyor. Allah uzak eylesin bunlardan. Dedikodu, gıybet ve birbirimizi çekiştirmek, en büyük salgın hastalık gibi her yeri sarmış durumdadır. Gıybet ki, ayetlerde başlı başına yasaklanmıştır. Hucurat Suresi, 12. Ayet: “Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir.”

 

Gıybet olmasa dahi, arkadaş sohbetlerinden birçoğunda boş ve malayani işler konuşuluyor. Kimseye faydası olmayan, “filanca adam şunu yaptı ha, haberin var mı? Filanca kişi şuraya gitti ha, duydun mu?” Ve buna benzer boş ve yararsız söz ve işlerden uzak durmak da en güzelidir.

Bir gün bir adam Sokrates’e: “Arkadaşınla ilgili ne duyduğumu biliyor musun?” der. Sokrates: “Bir dakika bekle” diye cevap verir ve devam eder: “Bana bir şey söylemeden evvel senin küçük bir testten geçmeni istiyorum. Buna Üçlü Filtre Testi deniyor.”.Adam merakla: “Bu Üçlü Filtre de nedir?” diye sorar. Sokrates, “şimdi öğrenirsin, sabret” der. “Bana birazdan söyleyeceğin şeyin tam olarak doğru olduğundan emin misin?” Adam: “Hayır, aslında bunu sadece duydum.” Sokrates “tamam” der.  Şimdi ikinci filtreyi deneyelim der. “Arkadaşın hakkında bana söylemek istediğin şey iyi bir şey mi?” diye sorar Sokrates. Adam: “Hayır, tam tersi” diye cevap verir. Sokrates son filtreyi gündeme getirir ve sorar: “Bana arkadaşın hakkında söyleyeceğin şey benim için yararlı mı?” diye sorar. Adam şaşırarak: “Hayır! Gerçekten de değil!” der. Sokrates adamı bu üçlü filtreden geçirdikten sonra: “Eğer bana söyleyeceğin şey doğru değilse, iyi bir şey değilse ve bana da yararlı değilse, bana niye söyleyesin ki!” der. Ve o adamı dinlemeden geçer gider.

Buna benzer bir darb-ı mesel kendi tarihimizde de mevcuttur. Bu hususta anlatacağım bir Nasreddin Hoca fıkrası’dır. Çoğumuz bu fıkrayı biliyoruzdur. Nasreddin Hoca çarşıda dolaşırken gevezenin biri: "Efendi, az önce nar gibi kızarmış bir tepsi baklava götürdüler," demiş. Hoca aldırış etmeksizin ; "Bana ne." demiş.  "Amma, baklava tepsisini sizin eve götürdüler" demiş geveze. Hoca terslemiş adamı;  "O zaman sana ne.”

Evet, boş ve yararsız söz ve işlerden uzak durmak, günümüzde daha da büyük bir gerekliliktir. Bizim bu hususta ölçümüz bellidir ve bu hususta bize ışık tutan ayet ve hadislere uyarak, az ve öz konuşmak ve boş ve yararsız işlerden uzak durmaktır. Her an ve her yerde kulağımızda ve gönlümüzde konumuzla ilgili ayetler ve hadisler yer tutmalıdır.

Sevgili Peygamberimiz (asm) bizden çok konuşmamızı ve çok sözler söylememizi söyledi de öyle her yerde ve her sohbette ileri-geri, dolu-boş konuşuyoruz. Halbuki bizden istenen bellidir. Bizden istenen her yerde doğruyu, yararlıyı ve iyi şeyleri konuşmaktır, vesselam.

 

Ahmet SANDAL

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar

https://www.alexa.com/siteinfo