BELEDİYELER VE İMAR REZALETİ
Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

BELEDİYELER VE İMAR REZALETİ

17 Temmuz 2017 - 12:55

 

Ülkemizde imar planı iş ve işlemleri 1980’li yıllara kadar merkezden yani ilgili Bakanlık olan Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından yerine getirilirdi. Turgut Özal’ın Başbakanlığı döneminde çıkarılan yasalarla bu yetki adıgeçen Bakanlıktan alınarak Belediyelere devredildi. İşte ne olduysa bu tarihten sonra oldu. İşte rezalet bu tarihten sonra artmaya başladı.

Evet, ben iddia ediyorum ki, Ülkemizdeki imar rezaleti 1980’li yıllardan sonra katmerlenerek arttı. Bu iddiama inanmayan birileri varsa, araştırsın ve araştırma sonuçlarını söylesin.

Bilmiyorum böyle bir araştırma yapıldı mı? “İmar işlerinin Belediyelere devredilmeden önceki dönemi ve devredildikten sonraki dönem hiç araştırıldı mı?” Tabi bu araştırmada “hangi dönemde imar konusunda daha fazla çürüme ve bozulma var, hangi dönemde imar kirliliği daha fazla, hangi dönemde vatandaşların imar planlarıyla ilgili yakınma ve sızlanışları daha fazla?” İşte bu hususlara bakılmalıdır.

Bu sorularıma karşılık akl-ı selim birileri şu sözleri söyleyebilir: “Ne araştırması Kardeşim, yol belli, köy belli. Yani, görünen köy kılavuz istemez. İmar rezaleti, imar kirliliği elbette, 1980’lerden sonra daha da arttı.”

Evet, birileri böyle söyleyebilir. Ve söylediklerinde de yüzde yüz haklıdır.

Belediyeler imar planlarında sınıfta kalmıştır. Bu sözüm genel olarak hepsini yani tüm Belediyeleri içeren bir sözdür. Tabi, imarda dört dörtlük hassas çalışan belediyeler de belki vardır. Varsa da, “onlar devede kulak” misalidir. Onlara söyleyecek bir sözümüz elbette yoktur.

Belediyelerin imar planı yönünden yaptıkları haksızlıkların haddi hesabı yoktur. Kendi adamlarının arsalarının ya da inşaatlarının hemen yanından yol geçirmek, sıkça rastlanan bir imar haksızlığıdır. Kendi adamlarının arsalarını imar yönünden kayırarak, emsal yani kat ve daire sayısını çoğaltmak başka bir haksızlık çeşididir. Bir tarlayı kendi adamlarına önceden düşük bedellerle satın aldırtmak ve ardından o tarlalara yüksek değerde imar izni vermek, başka bir haksızlık türüdür. Sık sık imar planı tadilatı yapmak da başka bir usulsüzlük biçimidir. Kafalarına göre her türlü kepazelik imar planları noktasında hemen hemen her Belediyede yaşanmaktadır. Birinin diğerinden farkı yok gibidir.

İnsanlar imar konusunda o kadar haksızlığa uğruyorlar ki, adeta gidecek merci ve kapısını çalacak yetkili bulamıyorlar. Belediyelerde imar iş ve işlemlerinde atış serbest. Kimse bu adamlara bir şey yapamıyor. Yalnızca mahkemelere başvurma hakları var.

Vatandaşların mahkemelere başvurma hakları yanında, bundan birkaç sene önce başka bir hakları da kendilerine 644 sayılı KHK ile tanındı. Buna göre imar ve ruhsat konusunda haksızlığa uğradığını düşünen vatandaşlar Çevre ve Şehircilik Bakanlığına (ilgili Belediyeden bir sonuç alamadıkları takdirde) 2 aylık bir bekleme süresi sonunda başvurabiliyorlar.

İmarla ilgili sorun yaşayanlarca mahkemelere sıkça başvuru yapılmaktadır. Ancak Çevre ve Şehircilik Bakanlığına çok fazla başvuru olduğu söylenemez.

Şehirlerimizde imar kirliliğinin varmış olduğu bu büyük boyut, esasında herkesi rahatsız etmektedir. Bu durumdan bizzat ilgili Bakanımız Sayın Mehmet Özhaseki rahatsız olup, göreve geldiği günden beri “imar kirliliğinin giderilmesi, kaçak yapılarla mücadele edilmesi” noktasında büyük ve özverili mücadele vermektedir. Hatta, Belediyelerle ilgili bir Genel Müdürlük olan İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğünün Çevre ve Şehircilik Baklanlığına bağlanması ve Belediyelerin imar yönünden İçişleri Bakanlığınca değil Çevre ve Şehircilik Bakanlığınca denetlenmesi gerektiği bu mücadelede, işin uzmanları tarafından da sık sık gündeme getirilmektedir.

Evet, bu mücadele yazılı ve görsel medyada haber olarak da sıkça gündeme gelmektedir.

İmar kirliliği ile mücadele Bakan seviyesinin üzerinde Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından da sürdürülmekte ve bu husustaki sorunlara karşı yapılması gerekenler Sayın Cumhurbaşkanımız basın önünde de dile getirilmektedir. Bu hususta bundan birkaç ay öncesinde basına yansıyan bir haber şöyledir: “Kentlerin siluetini bozan yapılaşmalara izin vermeyeceğini söyleyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Boğazı’nda görüntü kirliliği oluşturan ve imara aykırı tüm yapıların yıkılması için talimat verdi.”

Evet, büyük ve küçük bütün kentlerde, büyük ve küçük bütün il ve ilçelerde imar rezaleti mevcuttur. İmar haksızlıkları mevcuttur. Bunu kimse inkar edemez.

Bu haksızlıkları ve rezaleti gidermek bu Ülkenin en önemli beş gündem maddesinden birisidir. 1-Terörle mücadele ve güvenlik sorunu. 2-Toplumda çocuklar ve kadınlar ile tüm güçsüzlere yönelik şiddetin önlenmesi ve huzurun sağlanması. 3-Eğitim sorunu ve Üniversitelerin gerçek bilim yuvalarına dönüştürülmesi. 4-Ekonomik gelişme ile işsizlik ve yoksulluğun giderilmesi. 5-İmar kirliliğinin önlenmesi ve şehirlerde mimari yönden güzel ve yaşanabilir binalara kavuşulması.

Evet, yukarıda belirttiğimiz beş sorunun içerisinde 5. madde olarak bugünkü yazımızın konusu olan imar kirliliğinin önlenmesi ve estetik yönünden, mimari açıdan yaşanabilir huzurlu binalara ve yeşil kentlere kavuşulması bizim bu Dünyadaki en büyük umut ve hayallerimizden biridir. İnşaallah bu umudumuz bir gün gerçekleşir. Bunu biz görmesek de inşallah çocuklarımız görür.

Yazımı bir ikaz ile sonlandırıyorum: Ey Belediyelerde imar rezaletine ve imar haksızlığına neden olanlar! Şunu unutmayın. Bu haksızlıklarla ilgili bu Dünyada sizden kimse hesap sormazsa da, bu Dünyanın bir de öbür Dünyası var. Ahirette her türlü haksızlıktan hesaba çekileceğiniz gibi, imar haksızlığından da hesaba çekileceksiniz. Vesselam.

Ahmet SANDAL

YORUMLAR

  • 1 Yorum
  • seydihan uzun
    6 yıl önce
    Sn.Sandal çok haklı yorumların var ama bu bizim belediyemiz çok da vasat çalısıyo kendi kendi imzalıyo 2-3 gün sonra geri iptal ediyo doğru dürüst p***larıda yok aslında birazda alt kesimin sorunlarına inseniz örneğin benim dosya tam yazmalık

Son Yazılar

https://www.alexa.com/siteinfo