AVEME Mİ? LEVVAME Mİ?
Ahmet Sandal

Ahmet Sandal

AVEME Mİ? LEVVAME Mİ?

16 Kasım 2017 - 17:18

 

Sonda söyleyeceğimi başta söyleyeyim. “AVEME’lerden nefret ediyorum.” AVM diye kısaltılan AVEME diye okunan o yerlerden nefret ediyorum.

Evet, şu zamane insanlarının ve nefis düşkünlerinin sanki tapınakları hüviyetinde dev ve gösterişli cüsseleriyle her yana dikilmiş (uzun ismiyle Alışveriş Merkezleri),  kısa ismiyle AVM denilen o binalardan nefret ediyorum.

Ruhun huzur bulmadığı, maneviyatın olmadığı ve adeta Firavun piramitleri gibi dikilmiş AVEME’ler birer cinnet mekanlarıdır. AVEME’ler baştan aşağıya tuzaktır. AVEME’ler insanı birer para makinesi olarak görenlerin tasarladıkları sahte mutluluk yerleridir.

Geçen gün bir AVEME’deyiz. Ha burada şunu da belirteyim. Ben AVEME’lere mecburen girerim. Mutlaka yanımda birileri vardır. O birileri nedeniyle AVEME’lere girmek durumunda kalırım. Yalnız başıma AVEME’lere girdiğim çok vaki değildir. Bunun en büyük ispatı olarak Çorum’daki 40 günden fazla süren seyahatimi örnek verebilirim. Çorum’da büyük bir otelde 40 günden fazla ikamet ettim. Ve o otelin hemen yanı başında büyük ve gösterişli hatta cafcaflı bir AVEME vardı. Çorum’da yalnızdım. Ve görevimi bitirip otele geldiğimde akşamları bir saat kadar yürüyüş yapıyordum. O AVEME’nin önünden belki 100 kere gelip geçtim ve Allah’a şükür o AVEME’ye bir kez girmedim. Tabi, ben o AVEME’ye bir kez dahi girmezken, binlerce kişi ta uzak mahallerden o yere akın akın geliyorlardı.

Neyse, gelelim “geçen gün bir AVEME’deyiz”, diye başladığım konuya. Evet, geçen gün mecburen bir AVEME’deyiz. AVEME’nin orta yerinde suni kumları yığmışlar. Ebeveynleri alış verişte olan çocukları bu kum yığınlarıyla meşgul etmek için oyuncak kamyonlar, plastik kovalar, plastik kürekler yerleştirmişler kumların arasına. Güya, çocuklar kumlarla oynuyor ve sanki tabi bir ortamda negatif enerjilerini dışa atıyorlarmış gibi bir atmosfer oluşturmuşlar. Hepsi de boş ve hepsi de yalan. Bir kere o kumlar tabi değil. Kum dediğin insanın eline, yüzüne bulaşır. Bu sentetik kumlar yapay olduğu için insanın eline, yüzüne hiç bulaşmıyor. Bu yapay kumlarla oynayan çocuklar negatif enerjilerini dışarıya atamazlar, bilakis daha da negatif enerji yüklenirler. Bu sahte kumlarla oynayan çocukların ebeveynlerinden saat başına ücret alıyorlar. Bir de kendi çocukluğumu düşündüm. Toz toprağa bulanırdık. Sabahtan akşama sokaklarda koşar oynardık bedava tarafından. O yorgunlukla sabaha kadar mışıl mışıl uyurduk. Şimdi kentlerde çocuklar toprağa hasret. Heyhat! Nereden nereye geldik.

AVEME’lerde insanları izliyorum. İnsanların bir çoğu artık AVEME’leri alışveriş merkezleri olmanın ötesinde bir anlam ile ziyaret ediyorlar. Şehirde gidilecek başka yer olmadığı için bu yerlerde aylak aylak dolaşanları mı ararsınız, karısının ve çocuklarının hatırı için AVEME’lere takılanları mı ararsanız, niye orada olduğunu bilmeyenleri mi ararsanız, vitrinlere bakmaktan keyif alanları mı ararsanız, alışveriş manyaklarını mı ararsanız? Hepsi de var AVEME’lerde.

Hangi AVEME’ye giderseniz gidin, konsept bir çoğunda aynı. Lokanta, sinema, oyun yerleri dolgu malzemesi cinsinden yerleştirilmişler ve asıl maksat markalı ürünler başta olmak üzere, binlerce ürünü gariban halka yüksek fiyatlardan satmak ve onların ceplerini boşaltmak. Tam bir şeytani tuzak, tam bir alçak kapitalistin oyunu bu.

Evet, AVEME’ler vahşi kapitalizmin bizlere dayattığı sevimsiz, soğuk ve çirkin yerlerdir. Ne ruh var, ne de estetik var. Tamamen kapitalist mantıkla inşa edilmiş bu beton yığınları birer birer yıkılmalıdır. Yıkılmalıdır derken, elimize kazma kürek alıp yıkmaktan bahsetmiyorum. Buralardan uzak durulursa, AVEME’ler yıkılmaya mahkum olurlar. Alışveriş yapacaksanız gidin insan gibi, kültürümüze ve ruhumuza uygun çarşılardan alışveriş yapın.

Burada şu hususu da belirtmek istiyorum. AVEME’leri kadınlar ayakta tutuyor. Bu da çok net gerçektir. Erkeklerin birçoğu hanımlarının ya da çocuklarının peşine takılarak buralara gitmek zorunda kalıyorlar. AVEME’lerde bakıyorum, kadınlar bir o mağazaya, bir bu mağazaya girerek fink atarlarken, zavallı erkekler ya bir kanepede oturarak, ya bir köşede bekleyerek vakit geçiriyorlar. Tabi, bu tesbitim yüzde yüz doğru olan bir tesbit değil. AVEME’lere elbette erkekler de alışveriş için gelebiliyorlar. Tabi, onlar azınlıktadır. AVEME’leri daha çok kadınlar seviyor. AVEME’ler tam kadınlara göre. Ne ararsan var. Markalı ürünler, cafcaflı çantalar, cicili bicili ayakkabılar, pırıl pırıl elbiseler ve irili ufaklı ev eşyaları sıra sıra dizilmişler. Kadınların cenneti bu. Kadınlar başka ne ister ki! Kadınların bu hayatta alışverişten başka ne istekleri olabilir ki! (Kadınlar derken de tüm kadınları kastetmiyorum. Yalnızca bir tanımlama için kadınlar kelimesi kullanılmıştır. Elbette bu saydıklarım ürünlere karşı ilgisiz olan kadınlar da olabilir. Alışverişten hoşlanmayan kadınlar da olabilir. Olabilir mi acaba:)

Neyse, sözü çok uzattım. Maksadım kadınları eleştirmek değil, AVEME’leri eleştirmek ve yerden yere vurmaktır. Tabi bundan önceki maksadım, lüks düşkünlüğünü, alışveriş çılgınlığını ve marka bağımlılığını eleştirmek ve yerden yere vurmaktır. Bundan da daha önce maksadım, nefsimizi yerden yere vurmak ve eleştirmektir. O nefis ki, hep Dünya’ya bağlanmıştır. O nefis ki devamlı olarak maddeyi ve eşyaları sever. O nefis ki emmaredir, o nefis ki levvamedir.

Yazımın başlığında “AVEME’mi, Levvame mi” diye sorarken de, işte maksadım budur. AVEME’ler kapitalizmin birer tapınakları gibi şehirlerde pıtrak gibi çoğalırken, o şeytani yerlere bizleri çeken nefsimizin bitmez tükenmez istekleridir. O istekler ki hepsi de birer aldatmacadan ibarettir. O istekler ki “Emmare'den, Levvame’den” kaynaklanır. Bizi AVEME’lere götüren Nefs-i Emmare’dir, Nefs-i Levvame’dir. Allah kurtarsın.

Yazımın sonunda şöyle dua ediyorum: “Yüce Rabbim (cc), benim ve tüm sevdiklerimin nefsimi emmare ve levvame olmaktan kurtar ve mutmainne ve radiye seviyelerine yükselt.” Amin.

Ahmet SANDAL

 

YORUMLAR

  • 0 Yorum
Henüz Yorum Eklenmemiştir.İlk yorum yapan siz olun..

Son Yazılar

https://www.alexa.com/siteinfo