MEDENİYET İŞARETLERİ


Yaban, dağlı, kaba, yontulmamış insanlara hitaben;  “Mektep(sıra) medrese(okul) görmedin mi, medeniyet tarlasından geçmedin mi” diye söylenen bir söz vardır.

İnsanlığın tarih boyunca bilim siyaset, ticaret sanat eğitim sağlık kültür ve teknoloji alanlarında ortaya koyduğu eserlerle ortaya çıkan yaşam biçimine, hayat tarzına medeniyet denmiş.

Hanlar, hamamlar, hanümanlar, yol, çeşme, köprü, imarethane, yetimhane gibi müesseseler insanlığa hizmet eden medeniyetin somut, muşahhas göstergeleridir.

 Medeniyet Arapça şehir anlamına gelen Medine kelimesinden gelir. Şehir düzenli, planlı, sistemli, kanun ve nizamın uygulandığı, güvenliğin sağlandığı, ticaretin, eğitim ve sağlık hizmetlerinin kolayca alındığı, gelişmiş, eğiteli insanların yaşadığı yerler olarak bilinirken, Köyler ise şehrin aksine plansız, güvensiz, teşkilatsız ilkel şartlarda yaşayan profili düşük insanların yaşadığı yerleşim yerleri olarak kabul edilir. Aslında köyler, bir milletin kökleridir. Üretim sahasıdır. Öz kültürünü, saf ırkını yaşattıkları yerlerdir. Medeniyet Türk İslam kültüründe “hadara” kelimesiyle de ifade edilir.

Gelişmiş ülkelerin medeniyeti de yüksektir. Gelişmiş ülkelerde yaşayan insanların Yaşam kalitesi iyi, sağlığı yerinde, ekonomileri düzgün ve ömürleri uzun…

Bir uçağın göstergeleri gibi ülkelerin de medeniyet sevilerini işaret eden hayat göstergeleri vardır. Ne gibi? Medeni ülkelerde yere tükürmeyiniz, çiçekleri koparmayınız kuşları taşlamayınız, yerlere çöp atmayınız, kırmızı yandı dur, yeşil yandı geç, sıraya geç, sağdan yürü, burada sigara içilmez gibi uyarı yazıları göremezsiniz. her çiçeğin dibinde, her taşın başında, her ağacın gövdesinde, her duvarda her köprüde, her binada bunu büyükşehir belediyesi yapmıştır levhasını göremezsiniz. Şehir içinde her yüz metrede kırmızı ışıkta durmayı, kasisli yolları, beton artığı düşmüş, yarılmış, kabarmış, çukurlaşmış yolları göremezsiniz. Kaldırımdaki ağaçların dibine beton döküldüğünü, şehrin genel görünümünü bozan kaçak, yüksek, çarpık binaları, at arabası giremez dar sokakları göremezsiniz. Parklarda, sokak ve caddelerde yediği kuru yemiş kabuklarını, içtiği sigarayı çevreye fırlatanları göremezsiniz. Yüksek modelli arabalarından sigarasını ormana fırlatan, yediği muzu, çocuğunun bezini, eşinin petini yol kenarlarına atan, gece karanlığında çöpünü şehrin yol kenarlarına, dağ ve derelerine bırakan, ırmaklarına atan yolcu otobüsleri göremezsiniz. Tarım sahalarının betonla kaplandığını göremezsiniz…

Gelişmiş ülkelerde eğitim, sağlık, tarım, askeri, yargı, basın, ticaret, siyaset normları sık sık değişmez. Sistem kurulmuş, saat gibi sağlıklı işler. Her gelen keyfine göre işler yapmaya kalkışmaz. Yönetimi yazboz tahtasına çevirmez. Vesselam…

Bu konuda ne desek hoş değil. Söylediklerimiz boş değil. Anlayana sivrisinek saz. Anlamayana sazı yuttursan az demişler. İnsan gelişmezse bir ülke gelişmez. Ülkeyi batırmak için de eğitimi batırmak yeter.