ŞAİRLER VE KAR SEVGİSİ


Şairler hassas duygunun insanıdır. Her şeye farklı bakmak ve daha detaylarla ilgilenmek ve ince düşünmek şairlerin kârıdır. Bu sözü söyledikten sonra şunu da hassaten belirteyim: “Şair var, bir de şaircik var. Benim gözümde şaircik, saçma sapan laflar söyleyen insandır. Onlar elbette hassas duygunun insanı olamaz.” Benim gözümde şair denilince, Mehmed Akif Ersoy, Necip Fazıl Kısakürek, Yunus Emre, Karacaoğlan, Fuzuli, Nabi, Şadi Şirazi, Şehriyar, Abdurrahim Karakoç, Cahit Zarifoğlu, Yahya Kemal, Aşık Veysel, Arif Nihat Asya, Erdem Beyazıt, Mehmet Akif İnan, Sezai Karakoç, Cenap Şahabettin  ve bu şairler gibi hakkı haykıran ve doğrudan asla şaşmayan insanlar gelir. Aksi halde bu niteliklere uygun değillerse benim gözümde şair değillerdir, birer şairciklerdir.

Şiirde hikmet vardır, şairler de hikmetli insanlardır. Bu benim şiir ve şaire bakışımın esas mihverini ve çerçevesini oluşturur.

Bu çerçeve içinde, “şairler farklı insanlar azizim” diyorum. Bu kesin. Öyle farklılar ki, Nasreddin Hoca’nın merkebine ters bindiği gibi hayata tersten bakarlar. O bakışta başka bir mana vardır. Hayata daha net bakmak için belki de Nasreddin Hoca gibi merkep üzerine ters oturmak ve şairler gibi tersten bakmakta fayda vardır. Tersten bakmak derken de, farklı bakmak ve belki de en üst noktadan ve geniş yelpazeden bakmayı kastediyorum.

Bu yazıda “şairlerin kar sevgisi” üzerinde duracağım için diğer özellikleri üzerinde fazla durmamak gerekir. Belki de diğer özelliklerine bir başka yazıda yer veririz.

Evet, şairler güzeli severler. Şairler karları da severler. Kar güzel bir nimet. Allah’tan bir hikmet.

Kendimi şair görüyor muyum, onu dahi bilmiyorum. Ancak, “güzeli ve karları sevdiğime göre bende şairlik var” diyorum. Tabi bu söz işin latife kısmı.

Şöyle bir düşündüm, karlarla ilgili belki 3-4 şiirim var. Bu Şiilerime şiir kitaplarımda yer verdiğimi hatırlıyorum.

Birinci Şiir Kitabımın 32. sayfasında “Beyaz Hayaller”, Üçüncü Şiir Kitabımın 118. sayfasında “Penceremde Kar, Kâlbimde Yâr” isimli şiirlerim yer almış olup, bu şiirler kar sevgisini anlatmaktadır.

Kar sevgisini şiirlerinde işleyen şairler denilince benim aklıma ilk olarak Cenap Şahabettin ve şiiri “Elhan-ı Şita” gelir.

“Bir beyaz lerze, bir dumanlı uçuş,

Eşini gaib eyleyen bir kuş gibi karlar

Geçen eyyâm-ı nevbaharı arar” şeklindeki dizelerle başlayan kar şiiri uzun bir şiirdir. Şiirde şair kar hakkında çeşitli teşbihlerle anlatımlarda bulunur.

Sezai Karakoç’un karla ilgili mısraları şöyledir.

"Ben bu şiiri yazdım aşık çeşidi 
Öyle kar yağdı ki elim üşüdü 
Ruhum seni düşününce ışıdı 
Her şeyi beni anlayınca anlayacaksın"

Yahya Kemal’den de bir beyit sunalım, karla ilgili.

"Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu; 
Bin yıl sürecek zannedilen kar sesidir bu."

Karlı bir günde pencere başında oturmak ve “Rahmet tecellisi olarak yağdırılan karları” seyretmek insanda ayrı bir tefekkür boyutudur. Hele o insan bir de şairse o boyuttan bir şiir meydana gelir. Biz de bir gün pencere kenarında kar yağışına bakarken şu şiiri yazmıştık. Ne de olsa serde şairlik vardı ve yürekte de kar sevgisi mevcuttu. Bu durumda elbette karlar için şiir yazmak bir gereklilikti. Ben de elhamdülillah karlar için şiir yazdım.

İşte bu şiirimi, yazımın sonunda, bir kış günü ve karların Ülkemizin dört bir yanına yağdırıldığı bir vakitte sizlere sunuyorum.

PENCEREMDE KAR / KÂLBİMDE YÂR

Kar yağar, her yeri beyaz bir örtü bürür.
Herkes onda nice nice güzellikler görür.
Çocuklarda ayrı bir neşe, sevinç ve sürûr.
Benimse penceremde kar, gözlerimde yâr.

Ağaçlar bembeyaz bir şalı giyinmiş gibidir.
Yollara bembeyaz bir halı serilmiş gibidir. 
Çocuklara Dünyanın malı verilmiş gibidir.
Benimse penceremde kar, gönlümde yâr.

Gece karanlığında karlar daha güzel yağar.
Gecenin zulmeti, sanma ki bu saflığı boğar.
Vakti saati geldiğinde, güneş elbette doğar.
Benimse penceremde kar, kâlbimde yâr.

Karlarda el ele aşıklar, sanki sevinçten uçar.
Soğuk da neymiş, sanki yüzlerinde çiçek açar.
Her şeyi unutup da sanki bu Dünyadan kaçar.
Benimse penceremde kar, yüreğimde yâr.

Öyle bir şey ki bu, insana her şeyi unutturur.
Kimisi sevinçli, kimisi de içli bir türkü tutturur.
Kar bu, insana sıcak, soğuk demez yutturur.
Benimse penceremde kar, sözlerimde yâr.

 

Ahmet SANDAL